12 Ekim 2017 tarihinde kabul edilen İş Mahkemeleri Kanunu arabuluculuk açısından yeni bir dönemin başlangıcını öngörüyor.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 2.maddesinde arabuluculuk sürecinin ihtiyari olması öngörülüyor. Buna göre taraflar arabulucuya başvurmak, diğer tarafın arabulucuya başvuru için yapmış olduğu süreci kabul etmek konusunda serbest olduğu gibi dilediği zaman arabuluculuk sürecini sonlandırabiliyor.
Yeni İş Mahkemeleri Kanunu ile bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirildi.
Buna göre, dava dilekçesi ile birlikte arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir mahkemeye sunulması gerekiyor. Aksi takdirde, mahkemece davacıya, son tutanağın sunulması için bir haftalık kesin süre verecek ve son tutanak verilen süre içerisinde sunulmadığı takdirde davayı usulden reddedecek. Yine arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde de herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi gerekiyor.
Düzenleme 01.01.2018 tarihinden itibaren yürürlüğe giriyor. Dolayısıyla 01.01.2018 tarihinden itibaren açılacak işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade davalarında arabulucuya başvuru dava şartı olacaktır.
Zorunlu arabuluculuk sürecinde, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir.
Arabulucu, taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması yahut yapılan görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılması veya varılamaması hâllerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhâl arabuluculuk bürosuna bildirecektir.
Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
Diğer bir ifadeyle taraflar arabuluculuk sürecine dilerlerse katılmayabilecektir, ancak bu durumda ileride açılacak dava kendi lehine sonuçlansa dahi yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edemeyecektir.
Diğer yandan tarafların arabuluculuk sürecini sonlandırma konusundaki serbestisi devam etmektedir. Taraflar arabuluculuk sürecine katıldıktan sonra istediği zaman süreci sonlandırabilecektir. Tüm bunlar değişikliğin hedefinin tarafları aynı masada buluşturmak, iletişim kurmalarını sağlamak, dava açmadan önce anlaşabilmeleri için son bir şans tanımak olduğu anlaşıyor.