06.02.2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Osmaniye, Malatya, Adana, Diyarbakır, Kilis ve Şanlıurfa illerimizde büyük bir yıkıma neden olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremin üzerinden geçen zamanın hukuki işlemlerin büyük bir hızla etkisini arttırmasına neden olduğunu söyleyebiliriz.
Gerçekten depremin hemen ardından öncelik enkazda kalan vatandaşlarımızın kurtarılması, bölgede yaşayan insanlarımıza yardım götürülmesi iken artık hukuki işlemlerin ön plana çıktığını söylemek mümkün ve hukuki işlemlerin tamamlanması için de çok dar bir zaman olduğunu söylemek kuşkusuz ki yanlış olmayacaktır.
Gerçekten bir yandan bölgede yaşayan vatandaşlarımızın hayatının normalleşmesi için enkazın kaldırılması, yeni yapıların inşa edilmesi ne kadar önemli ise de depremde yıkılan, hasar gören binaların tespit edilmesi, sorumluların ortaya çıkarılması için delillerin sağlıklı bir şekilde toplanması da o kadar önem arzediyor. Zira deliller toplanmadan enkazların kaldırılması yada hasarlı binaların yıkılması ileride gerçekleştirilecek yargılamalarda sorumluların gerek cezai gerekse hukuki yaptırımlara maruz kalmasına engel olacak, bu durum da mağdurların zararlarının tazmin edilmesinini önünde usuli bir engel teşkil edebilecektir.
Dolayısıyla gerek yargı mensupları gerekse onlara destek sağlayan bilirkişiler ve kamu görevlilerine büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Gerçekten aradan geçen süre içerisinde vatandaşlarımızın yaralanmasına yada ölümüne neden olan yapılardan karotlar alınmış ve hasarlı binaların çevrenin can ve mal güvenliği açısından tehlike arz edip etmediğinin belirlenmesi açısından hasar tespit çalışmaları yapılmıştır.
Birçok yapı kontrol edilmiş ve hafif, orta, ağır hasarlı olarak tasnif edilmiştir. Tabi ki bu tespitler kesinleşmeden binalar yıkılamamış, özellikle zamanın dar olması, işlemlerin sıhhati açısından bazı soru işaretleri oluşmasına neden olmuş, dolayısıyla binaların sahiplerinin hasar tespitlerine itiraz etmesi gibi hukuki işlemlerin de oluşmasına neden olmuştur. Özellikle uygulamacı olarak tarafımıza ulaşan taleplerden kamuoyunda bilgi eksikliği olduğunu tespit ettiğimizden bu yazımızda hasar tespit çalışmalarının hukuki zemini ve itiraz yolları hakkında bilgi vermeye çalışacağız.
Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinde hastane, adliye gibi kamu binaları dışındaki binalar için kontrollü hasarlanma performans düzeyi öngörülmüştür. Yönetmelikte kontrollü hasarlanma performans düzeyi ise can güvenliğini sağlamak üzere bina taşıyıcı sistem elemanlarında çok ağır olmayan ve çoğunlukla onarılması mümkün olan kontrollü hasar düzeyi olarak ifade edilmiştir. Dolayısıyla can güvenliğini tehlikeye atmayacak düzeyde taşıyıcı sistemde meydana gelecek çok ağır olmayan hasarlar binanın performans düzeyini sağladığı anlamına gelecektir. Bu performans düzeyi karşısında depremden sonra yapılarımızda hasar meydana gelmesinin olağan olduğunu söylemek mümkündür. Dolayısıyla yoğun bir hasar tespit çalışmasıyla karşı karşıya kalınması da kaçınılmazdır.
Kuşkusuz ki, depremin etkilerinin ivedi bir biçimde ortadan kaldırılması, deprem bölgelerinde yaşayan insanlarımızın bir nebze de olsa normal hayatlarına dönmelerinin sağlanması açısından çok önemli olduğu gibi hasarlı yapıların can ve mal güvenliği açısından tehdit oluşturmasının da önüne geçilmesi gerekmektedir. Bu işlemin gerçekleştirilebilmesi için de ilk adım yapının durumunun tespit edilmesidir.
Hasar tespiti ile ilgili ilk olarak karşımıza 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun çıkmaktadır. Kanunun Buna göre yapılacak işlemlere esas olmak üzere Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca kurulacak fen kurulları tarafından, afetin meydana geldiği arazinin durumu ile bütün yapılar ve kamu tesisleri incelenerek, hasar tespit raporu düzenlenir.
Arazinin tehlikeli durumu ve binaların gördüğü hasar bakımından yıktırılması ve boşaltılması gerekenler hakkında, o il ve ilçenin en büyük mülkiye amirine ayrı bir rapor verilmesi gerekir. Bu tür binalar derhal boşalttırılır. Yıkılması gerekenler için en çok 3 gün süre verilerek tehlikenin giderilmesi sahiplerine bildirilir. Mahallinde sahibi bulunmadığı takdirde durum, mahalli vasıtalarla ilan edilmek suretiyle, bildiri yapılmış sayılır. Mal sahibi veya vekili, bu bildiriye karşı 3 gün içinde yetkili idare kurullarına itiraz edebilir. İdare kurulları bu itirazı en geç 3 gün içinde inceler ve karara bağlar. Süresinde itiraz olunmayan yahut itiraz olunup da idare kurullarınca yıkılması onaylanan binaları mal sahibi yıkmadığı takdirde bu binalara el konularak yıkma parası yıkıntıdan elde edilecek malzeme bedelinden ödenmek üzere, mahallin en büyük mülkiye amirinin emri ile yıktırılır.
Görüldüğü üzere, yıkılması gereken binalar, can ve mal güvenliği açısından tehlike oluşturduğundan daha hızlı bir prosedüre tabi tutulmuş, bunların derhal boşaltılacağı, yıkılması için mal sahibine bildirimde bulunularak 3 gün süre tanınacağı, mal sahibinin mahallinde bulunmaması durumunda, bildirimin ilanen yapılacağı, mal sahibinin tespite 3 gün içerisinde itiraz edilebileceği, itirazın 3 gün içerisinde inceleneceği öngörülmüştür.
İtiraz edilmemesi yahut itirazın reddedilmesi ve mal sahibince yıktırılmamış olan bina idarece yıktırılacak, yıkım parası ise enkaz bedelinden mahsup edilecektir.
Yukarıda yer verdiğimiz kurallar can ve mal güvenliği açısından tehlike arzeden ve yıkılması gereken yapılar içindir. Bunun dışındaki yapıların tamamı düzenlenecek hasar tespit raporları ilan yoluyla ilgililere bildirilecektir ve mal sahiplerinin raporlara ilân tarihinden itibaren otuz gün içinde itiraz eme hakkı bulunmaktadır.
Hasar tespiti idarece resen yapılabileceği gibi mal sahipleri de hasar tespiti yaptırılması için idareye başvuruda bulunabilecektir.
7269 sayılı Kanunun 13.maddesinde öngörülen usul bir genelge ile belirlenmiş olup buna göre depremden hemen sonra öncelikle Afet Etkisi Belirleme Çalışması yapılacaktır. Bu çalışma kapsamında Afet Etkisi Belirleme Formu doldurulacak, binalar yıkık, ağır hasarlı, az hasarlı ve hasarsız olarak tasnif edilecektir.
Ağır hasarlı olan ve tehlikeli durumu nedeniyle acilen yıktırılması gereken binalar için Acil Yıktırılacak Bina Raporu düzenlenecektir.
Bunun dışında kalan binalar açısından, kira yardımı v.b. hususlara esas teşkil etmek üzere kesin hasar tespit raporu düzenlenecektir. Kesin hasar tespit raporunda binalar, hasarsız, az hasarlı, orta hasarlı, ağır hasarlı ve yıkık olarak kategorize edilecektir.
Kesin hasar tespit raporları ilgili mahalle ya da köy muhtarlarına teslim edilecek ve mahallinde 30 gün suretiyle askıya çıkarılmak suretiyle ilan edilecektir.
Kesin hasar tespit raporuna mal sahipleri askı süresi içerisinde itiraz edebilecektir. Hasar tespit raporuna itiraz edilmesi durumunda, itiraz hasar tespit raporu düzenlenecek ve bu raporda da bina hasarsız, az hasarlı, orta hasarlı, ağır hasarlı ve yıkık olarak kategorize edilecek ve itiraz hasar tespit raporu aynı yöntemle ilan edilecektir. Bu aşamadan sonra hasar tespit çalışması idari açıdan sona ermiş olacaktır.
Bu aşamadan sonra dava süreci başlayacaktır. İtiraz hasar tespit raporuna karşı dava için özel bir süre öngörülmediğinden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7.maddesinde öngörülen 60 günlük süre içerisinde dava açılabilecektir.
Ancak ağır hasarlı ve tehlike arz eden binalar açısından itiraz süresi sona erdiğinde yıkım söz konusu olabileceğinden, bu yapılar açısından 60 günlük sürenin beklenmesi, binanın yıkılması sonucunu doğurabilecek, bu durumda da açılacak davanın bir önemi kalmayacaktır. Dolayısıyla bu tür yapılar açısından, 60 günlük süre beklenmeksizin yürütmenin durdurulması istemli olarak dava açılması isabetli olacaktır.
Tespit çalışmaları neticesinde;
- yapının doğal afet nedeniyle hasar bir görmediğinin tespit edilmesi halinde hasarsız
- ince sıva çatlakları, sıva dökülmeleri, duvarlarda 1-4 mm genişlikte ince çatlaklar, dolgu ve kalkan duvarlarda 10 mm ye kadar çatlaklar ve kısmi dökülmeler olması durumunda az hasarlı
- taşıyıcı duvarlarda 5-10 mm genişlikte önemli çatlaklar, bölme, dolgu ve kalkan duvarlarda kısmi yıkılma ve ayrılmalar tespit edilmesi halinde orta hasarlı
- taşıyıcı duvarlarda 10 mm den geniş ve yaygın kesme kırılmaları bina köşelerinde ayrılma ve ezilmeler, konik biçimde dökülmeler, binanın düşeyden ayrılması, bölme, dolgu ve kalkan duvarlarda kısmen veya tamamen yıkılmalar gözlemlenmesi halinde ağır hasarlı
- bina taşıyıcı sisteminde kısmen veya tamamen yıkılmalar, çatının kısmen veya tamamen göçmesi halinde yıkık
olarak nitelendirilecektir.
Bunların dışında binaların taşıyıcı sistemlerinin ortak olması durumunda tek bir hasar değerlendirmesi yapılacaktır. Dolayısıyla ortak taşıyıcı sisteme sahip binalardan birisinin ağır hasarlı olarak tespit edilmesi halinde ikisi de ağır hasarlı olarak tespit edilecektir.
İçerisine girilemeyen binaların, ancak dışarıdan taşıyıcı elemanlarının birçoğunun hasar gördüğü, bir bölümünün yıkıldığı, ötelendiği ya da kısmen göçtüğünün gözlemlenmesi durumunda hasar derecelendirilmesi yapılabilir, aksi takdirde hasar tespiti yapılamayacaktır.
Hasar görmüş, güçlendirme yahut benzeri yollarla eski hale dönüştürülmesi mümkün olan binaların, onarımı tamamlanana kadar içine girilmesine ve oturulmasına izin verilmeyecektir. Bu tür binalar 1 yıl içinde tamir ettirilmediği ve itiraz da olmadığı takdirde yıktırılacak, itiraz halinde, itiraz sebepleri yerinde görüldüğü takdirde süre 6 ay daha uzatılabilecektir.
Tüm bunlara göre özetlemek gerekirse, depremden sonra öncelikle Afet Etkisi Belirleme Çalışması yapılacak, bu çalışma neticesinde ağır hasarlı olan ve tehlikeli durumu nedeniyle acilen yıktırılması gereken binalar için Acil Yıktırılacak Bina Raporu düzenlenecektir. Bu durumda mal sahibine bildirimde bulunularak 3 gün süre tanınacak, mal sahibinin mahallinde bulunmaması durumunda, bildirim ilanen yapılacak, mal sahibinin tespite 3 gün içerisinde itiraz etme hakkına sahip olacak, itiraz edilmemesi yahut itirazın reddedilmesi durumda bina bina idarece yıktırılacaktır.
Bunun dışına kalan yapılar için kesin hasar tespit raporu düzenlenecek, rapor ilgili mahalle yada köy muhtarlığında 30 gün süre ile ilan edilecek, itiraz edilmesi halinde itiraz incelenerek itiraz hasar tespit raporu düzenlenerek aynı yolla ilan edilecektir. Böylece hasar tespit çalışması idari açıdan sonlanacak ve idari dava yolu açılmış olacaktır.
Gerek Acil Yıktırılacak Bina Raporuna yapılan itirazın gerekse kesin hasar tespit raporuna yapılan itirazın reddi üzerine 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda öngörülen genel dava açma süresi içerisinde dava açılabilecektir. Ancak belirtmek gerekir ki hasar tespit raporları tek başına dava konusu edilemeyecektir. Hasar tespit raporlarının dava konusu edilebilmesi için yıkım yada kira yardımından yararlandırmama gibi bir idari işlem söz konusu olması gerekir. Yukarıda yer verdiğimiz itiraz işlemi tamamlandıktan sonra hasar tespitine istinaden idari işlem tesis edilmesi yahut tesis edilmesi gereken işlemin hasar tespitine bağlı olarak tesis edilmemesi durumunda, bu işleme karşı açılacak davada hasar tespiti işlemi de dava konusu edilebilecektir.